Alma Mazlumun Ahını...
“Gecenin on birinde uykusuz gözler, üç gündür iş seyahatinde olmanın
verdiği yorgunluk ve salondaki diğer yüz küsur kişi ile birlikte rötar yapan
uçak için derin derin küfürler ediyordu.
Karma ya da benzeri bir şey olup olmadığını her zaman sorgulamıştı.
Çevresinde buna inanan insanlar vardı, o hiçbir zaman inanmamıştı ama
inananlara da neden inanıyorsun diye hiç sormamıştı. Nihayetinde insanların şu
kısacık hayatlarında inanmak istediği, anlam vermek istediği bir şeyler
vardı. Mutluluğu neyle yakalıyorsa
insanlar ona inanmalıydı. İster biraya, ister bir dine, ister karmaya...”
Sevgili okuyucu dediğimiz gibi
karma vb. bu tarz şeylere çok inanmayan bir insan olarak, yine de insanın hayatında yaptığı iyiliklerin
ya da kötülüklerin illaki bir gün kendisine dönüş yapacağına inanan bir düşünce yapısına
sahibimdir. Uçak rötarının vesile olduğu bu yazıya başlamadan yarım saat evvel,
üç günlük iş gezim nihayet sona ermiş ve
bildiğim tüm dinlerde günah olan ‘kibir’in
üzerimde oynayacağı oyunlardan bihaber bir şekilde Gaziantep havalimanına gelmiştim.
Biraz yorgunluktan biraz da gereksiz bir şekilde uçağa geç kalacağım
evhamından, araç kiralama firması personellerine ergen insan tribi atmıştım (Lütfen
hemen ayıplamayalım sevgili okuyucu, nihayetinde bizde etten kemikten bir
insanız, tanrısal güçlerimiz, sabrımız bulunmuyor. Hem zaten insanı
olgunlaştıran yaptığı hatalardan çıkardığı dersler değil midir? ). Sizde var
mıdır bilmiyorum ama enteresan bir şekilde yaşamım boyunca ne zaman hata
yaptığımı hissetsem bu durum hayatıma hemen olumsuz olarak yansımaktadır. Yediğim bu bokun bana geri dönmesi, her
zamanki gibi çok uzun sürmedi ve nerdeyse koşa koşa girdiğim hava alanında
uçağımın bir saatten fazla rötar yapacağını öğrenerek kıçımın üzerine bir güzel
oturdum.
Sayın okur durumu mantık
süzgecinden geçirdiğinizde İstanbul’da kaç gündür yağmur, fırtına, hortum ve
bilmem ne olmasının uçuşları etkileyebileceğini düşünüyorsunuz. Yine de hava alanında
benimle birlikte uçak bekleyenlerin basit bir trip atma ve kibir gösterisi
yüzünden uçağa binemediğini düşünmek enteresan bir suçluluk duygusu
hissetmesine sebep oluyor. Tamam, şimdi dünya tarihindeki bazı kişiliklerin
insanların kaderleriyle nasıl oynadıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta günümüzde,
ülkemizde ve dünyada bazı insanların toplumların nasıl kaderleriyle
oynadıklarını da hepimiz görüyoruz. Öyleyse basit insansı bir tavır ile ortaya
çıkan kötü enerjimin, toplum üzerinde
olumsuz bir etki yaratabilme ihtimalini niye göz ardı edelim ki! Aslında edelim ya da etmeyelim yine de bu
durum aramızda küçük bir sır olarak kalsın e mi? Araç kiralama personeline
yaptığım şeyden sonra uçağın kalkış saatinde rötar oluyorsa, bu kadar insanın
ahını aldığım için ölene kadar iki yakam bir araya gelmeyebilir…
Kıssadan hisse: Sevgili okuyucu siz
siz olun kibrininize, hırslarınıza yenik düşüp masum insanların ahını almayın. Ne
kadar sürede olur bilmiyorum; ama illaki bu durum bir yerde sizin aleyhinize sonuçlanıyor…
Ben ettim, siz etmeyin…
Hürmetler…
Yorumlar
Yorum Gönder